Sayfalar

17 Ağustos 2012 Cuma

hala bana lale diyo mimoza diyo,yürü git gözüm görmesin!

Bu şehir planlamacılığı olsun,belediyecilik olsun,çok enteresan işler.Mesela belediye der geçersin di mi?Bizim gözümüzde belediye dediğin bi işe yaramayan insanların toplandığı yerdir.Ordan arta kalanlar da gider vergi dairesinde çalışır(!).İşte ne iş yapar belediye;çöp toplar,efendime söyliyim,çiçek eker,yaptığı bi 3.işi bulamam mesela ben.Hı bi de Karşıyaka Belediyesi bisiklet kiralıyo.Halbuki işin aslı hiç böyle değil,bunlar hep vizyon gerektiren işler bana kalırsa.Geziceksin,görüceksin,elalemin şehirleri neden hep muasır medeniyet de bizimkiler taşranın ötesine geçemiyor diye bakıcaksın,yeni fikirler geliştirecek,daha da yenilerine açık olucaksın.Halkın projelerini dinliyceksin arkadaş,bi nabız tut bakalım,halk ne istiyo.

Misal,halk olarak ben hemen nabzımı uzatıyorum.Öncelikle Karşıyaka olmak üzere tüm belediylere sesleniyorum.Yavaş yürüyenler ve hızlı yürüyenler için ayrı kaldırımlar yapılsın.Evet,günümüzde bu ciddi bi ihtiyaç.Ben mesela saatte, hiç ölçmesem de, ciddi hız yaparak yürüyen bi insanım.Bi yere yetişsem de yetişmesem de tarzım belli,aktif ve dinamiğim arkadaşım,yürüyemiyorum yavaş.Tam hızımı almış yürüyorum,hop önümde bi yaya.Yaya öyle bi yaya ki yayma fiilinin hakkını veriyo,adam sokak ortasında yaymış,allahım,o ne rahatlık,o ne rehavet,besbelli evden zorla çıkmış ve hatta güç bela yaşıyo.Bi de bu hızda yürüyen insanlar genelde şişman olup kaldırımda daha çok yer işgal ediyorlar ama konumuz bu değil şimdi.İşte bu yayadan daha kötü olan tek şey sevgilisi olan yayadır sevgili okur.Az daha yavaş yürürse aslında durmuş olacağı hızda yürümekte olan bu adamın elinden bir de aynı hızda bir kadın tutuyorsa vay arkadaki hız düşkünlerinin haline.Dar bi kaldırımda yürüyosan,geçemezsin,kaldırımın yanına arabalar tıklım tıkış parketmiştir,inip önlerine de geçemezsin,arkada sinir harbi içinde takılır kalır en sonunda dayanamaz kibar ama yılgın bir suratla "pardon geçebilir miyim" falan der yol istersin.Ve işte o anda öndeki iki yavaş insanın kanını donduran bi yavaşlıkla sana doğru dönerler,kim bu münasebetsiz dercesine bi baştan ayağa seni süzerler,neden sonra akılları başlarına gelip yol verdiklerinde sen çoktan hayatın anlamını sorgulamış bitirmiş bir sonraki probleme geçmiş olursun.Söyleyin haksız mıyım,çok mu manasız bi istek yani,en azından kaldırımlarda da şeritler yapılsa,ben sol şeritten yardırıp giderken sağ şeritte yarı baygın insanlar topluluğu hım hım hım sesler çıkarak yürüse,kimse birbirini engellemese fena mı olur?

Ayrıca iddia ediyorum ki Türkiye'de insanların sağdan yürüdüğü tek şehir gözünün yağını yidiğimin İzmir'idir.Gerçek bi İzmir'liyi sağdan yürümekten alıkoyabilecek ancak 2 şey vardır:

1-Gölge - aşırı sıcak memeleketimin insanları Ağustos ayında bile yeri gelir sağdan gitme tutkusuyla soldaki gölgeye geçmeyip güneşte yürümeyi tercih eder ama yine de 45 derecede yerim sağını solunu diyip gölge nerdeyse oraya da geçeni de kimse yadırgayamaz tabi.

2-Vitrin - E tabi ,bakılacak vitrin soldaysa oldu madem ben dönerken bakayım diyecek hiçbir kadın tanımadım,tanımak da istemem.

Bunların dışında biz sağdan gideriz sağdan döneriz.Ama bi İstanbul öyle mi?Bir karışıklık bir hayhuy.Bu insanların düzenlenmesi lazım.Nizami bi şekilde yürümeyi öğrenmeleri lazım.Ha öğrenmiyorlarsa yaparsın şeritlerini,koyarsın mobeselerini,karmaşa yaratanların evine gönderirsin ceza makbuzlarıyla birlikte fotoğraflarını,bak bakalım nerden gidiyorlar.

Şimdi diyebilirsiniz ki amma da kuralcısın böyle şey mi olur?Olur kardeşim olur.Bir çok belediyenin sinirini sokakta içen insanlar bozuyo mesela,hop yasaklıyo sokata içmeyi.Neden?Hiç işte,eften püften sebeplerle ya da çoğu zaman sebepsizce,ki hepimiz biliyoruz aslında neden olduğunu.E benim de beni yavaşlatan,yürüme engeli yaratan,kaldırımları işgal eden insanlar sinirimi bozuyo,olamaz mı?Ha gidersin Seferihisar'a,yavaş şehir ilan edilmiş zaten,sallanırsın orda dilediğince,istersen yürürken yürüken kaldırımda bi kıvrılır yarım saat bi kestiriveririn(çünkü o yavaşlıkla insanın nasıl uykusu gelmez,nasıl içi geçmez anlamak mümkün değil)orda kimse bişey demez.Ama yaşadığın yere uyum sağlamak diye bişey var,şehrin göbeğindeki kaldırımlarda da bi çekil git arkadaşım,yürüdüğün hızla nefes alıyo olsan çok ölürdün zaten.

İşte vizyon budur.Gördünüz mü belediyecilik nasıl oluyomuş,nasıl parlak fikirler gerektiriyomuş.Bunun AKP'si CHP'si yok,hiçbirinde bendeki vizyon yok arkadaş,biraz feyz alın be heeeey,burda ne cevherler var, içine içine yanıyo,orda adamlar hala lale dikiyo haaaaaala lale dikiyo.Yazık....Gerçekten çok yazık....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder