Sayfalar

21 Haziran 2012 Perşembe

ben sezeryanla doğuramazsam sana da kabız olunca kayısı yemek yasak

Eskiden ben ne güzel vıdıvıdılarımı sadece eşime dostuma yapan bir insandım.O zaman hatta daha eşim yoktu,yıl 2002, dostuma arkadaşlarıma falan vıdıvıdılardım.Hey gidi hey,yoktu böyle blogmuş feysbukmuş,tivitırmış,gavur icatları,mutlu mutlu yakın çevremizle iletişiyoduk.Ve de asıl önemlisi yetiyodu.Ama 2002 sonbaharı dönüm noktası oldu.Ne oldu?Bir devrin kapanışı, bir devrin açılışı oldu.Daha doğrusu açılış falan olmadı,bir devrin kapanışı ve o devirde yaşayan insanların hepten kapanışı oldu,türban oldu,çarşaf oldu,yasaklar oldu,liberal islam (!) oldu,muhafazakar Türkiye oldu...Noldu?AKP iktidara geldi.İşte o gün bugün sadece yakın çevreme vıdıvıdı etmek yetmez oldu, dağa taşa,bi dipsiz kuyuya, haykırasım var.

Neyse ki işte bu noktada iletişim araçları devreye giriyo da az buçuk da olsa kendimi tatmin edebiliyorum.Bu blog falan modern zaman dipsiz kuyusu aslına bakarsanız, yazıyorum da sanki kim okuyo?Olsun, ben içimi rahatlatıyorum.Mesela az önce ne güzel sakin sakin,insan gibi çalışıyordum.Aklımda öyle blog yazmak falan yoktu.Sonra noldu, hadi bi feysbuku açayım dedim.Açtım, hop Dipnot bi bağlantı paylaşmış.Hadi açayım bakayım neymiş, gündemden haberdar olalım (evdeki bebeği iyi yetiştiricez,beynini saçmalıklarla doldurmıycaz,gözlerini bozmıycaz,radyasyon almasını engelliycez falan derken TV mv izleyemez olduk, topuzefendi yattıktan sonra da haber falan kalmıyor artık ortalıkta,ancak dizi gündemini takip edebiliyorum) derken derken neymiş efendim,AKP li bi arkadaş kanun teklifi sunmuş da " sezaryen yalnızca 'tıbbi zorunluluk' hallerinde yapılsın, gebe veya rahimdeki bebek için tıbbi zorunluluk bulunması halinde doğum, sezaryen ameliyatı ile yapılsın, gerekli tedbirlerin alınmasına rağmen, doğumu takiben anne veya bebekte meydana gelebilecek istenmeyen sonuçlardan dolayı hekim sorumlu tutulmasın" buyurmuş.Muhtemelen bunu söylerken de hiç utanmamış.Dememiş ki ben bilmediğim konularda ahkam kesmiyim, hariçten gazel okumıyım,neticede hiç doğurmamış ve doğurma ihtimali de bulunmayan bi insanım,e bi takım insanlar da (ki bu satırların yazarı tarafından bu bi takım insanlara yazının geri kalan kısmında-eğer bahsetmem gerekirse-kısaca "tokmakkafalımongollar" olarak hitap edilecektir)beni seçmişler,buraya oturtmuşlar,kafamı faydalı işlere çalıştırayım dememiş.Bütün bunları dememiş ama sezeryan yapılmasın demeyi bilmiş!!Bak işte hiç yoktan eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürüyorlar.Mis gibi çalışırken,vatana millete hayırlı olucakken, belki bi istihdam kaynağı yaratıcakken,belki ihracatımızı arttırmak, dolar açığımızı azaltmak üzereyken bu namussuz adam yüzünden gene işi gücü bırakıp çemkirmek zorunda kalıyorum!Ulen şerefisiz,sana ne?Ha?Sana ne?Sana ne ben çocuğumu neremden çıkartıcam,nasıl çıkartıcam?Yok mu senin başka işin gücün?Sen ki kabız olunca bile sızlanan eeeeeey sivrizeka,tuvalet haricinde bi yerde ıkındın mı hiç?3 gün sıçamasan doktora koşarsın,ama doğurmaya gelince yoluna yordamına sen karar vericeksin öyle mi? O zaman sana da kabız olunca kayısı yemek yasak.Çocuk benim çocuğum,vücut benim vücudum neden anlamak istemiyosun?Kim oluyosun da benim çocuğuma karşıyosun?Bakın size söyliyim bu ve bunungibi mankafagillerin sonraki kanun teklifleri şöyle olucak:

-5 tane doğurmayan kadına ceza verilsin

-5 tane doğurduktan ve son bebeğini de anneye muhtaç olmayacak yaşa getirdikten sonra kadınlar çalışma kamplarına gönderilsin - (sanki hayatımız bi nevi çalışma kampı değilmişçesine)

-Çalışma kampında bunları beslemeye gerek yok, 5.yi de büyüten kadını öldürelim
(Di mi ya?Faydası olmıycak kukunun yaşam hakkı yok.Fabrika işlemiyosa lağvet gitsin.)

-Yalnızca 5 tane doğurmamış kadınları öldüren kadın katilleri ceza alsın, diğerleri bilakis teşvik edilsin ki bizzat devlet eliye öldürüp sonra insan hakları mahkemesiyle onla bunla uğraşmayalım

-Tecavüz haktır, engellenmesin,ve hatta teşvik edilsin.Hamile bırakmalı tecavüzlere prim sistemi getirilsin.
(tabi ya...asıl meselelerden biri de bu değil mi zaten?nerden çıktı bu gavur icadı, yok aile içi tecavüze ceza vermeler falan...hem yazık değerli genç döller eşeğe meşeğe kaçıyo sonra...günah)

Eğer bunları okurken yok artık diyeniniz falan varsa bi 5 yıl önce nelere yok artık dediğimiz ve nelerin var artık olduğunu bi düşünmenizi öneririm.

Bu bahaneyle tüm AKP li mankafagiler ve AKPsever tokmakkafalımongollara sesleniyorum.Üreme organlarınız kopsun da hayat boyu burnunuzdan işeyin işallah!

20 Haziran 2012 Çarşamba

Bıyık altına saklanmış kötülük


Bazı insanlar kötü doğarlar.Nerde işlemişse işlemiş, içlerine kötülük işlemiştir.Omen'ın Damien'larıdır onlar.Vampire Diaries'in Damon'ıdır.İivıldırlar,satandırlar, lusiferdirler.Caaanım tabiat ananın içindeki hamamböcekleridirler.İnsanın sabrını sınamak üzere dünyaya geldikleri rivayet edilir.Üstelik filmlerdeki kötüler en azından iki sıfat sahibiyken-yakışıklı ve kötü ya da zeki ve kötü gibi- bilhassa bizim memleketimizdeki gerçek kötüler sadece ve sadece kötüdürler.

Az dikkatli bakarsanız bunları hemen ayırtedebilirsiniz:
-Burunları düzgün bile olsa, uç kısmı genellikle "peeeh, sümkürürüm sizin üstünüze ben" dercesine aşağı doğru bakar
-Az ya da çok hiç farketmez,saçları aşırı yandan,nerdeyse kulak hizzasından ayrılmış,düzgünce taranmış olur,ruh hastalığı derecesinde düzen budalasıdırlar.
-Bıyıklı olurlar....Ama illa ki bıyıklı olurlar...Bunların bıyıksızı varsa da dikkatli bakın,mutlaka eskiden kalma bi bıyık izi bulursunuz...Bıyık bırakılmayan memleketlerin kötüleri dahi bıyıklıdır...
-Genellikler mecliste yaşarlar
-Mecliste yaşayamayanlar mecliste yaşayanların yakınlarında yaşarlar
-Bunların en fenalarının genelde iki ismi olur, her iki isim de birbirinden beter olur
-Kadın görünce paralize olurlar, devreleri yanar.

Yine bazı rivayetlere göre bunların çocukluğu olsun,ergenliği olsun ezik geçmiştir.Artık nasıl bir ruh hali içinde ilk 15 yıllarını geçirdilerse,40larına 50lerine gelirler, o ilk 15 i hiç unutamazlar.Muhtemeldir ki hiç kız arkadaşları olmamıştır.Zaten o saçlarla da pek olcak iş diildir.Kendi sevişememişlikleriyle akılları fikirleri sürekli uçkurlarındadır.Sürekli ben sevişemediysem kimse sevişmesin diye düşünür,nasıl engeleyebilecekleri üzerine planlar yaparlar.Bunlar zaten gençlerden de nefret ederler.Hadi kendi gençliklerinde ortam zaten pek de rahat değildir,ama günümüz gençleri densizce kızlı erkekli gruplarla ortalarda dolanıp,rahat rahat öpüşüp koklaşmaktadır.Hemen kendi gençlikleri akıllarına gelir bu kazuletlerin,gençlere iyice bir kurulurlar.Düşünmezler ki o saçlarla zaten olcak iş diildir.Bi günümüz gençlerinin saçlarına bakalım, bi de kendikilerimize demezler.Kendilerine çeki düzen vericeklerine can havliyle yeni yeni yasaklar getirirler.Mormon'lardan hallicedir bunlar.Amaçları kadınla erkeği sadece üreme amaçlı biraraya getirmektir.Hep belaltı vururlar.Zaten belaltında başka bişey yapmayı da bilmezler.Sözde ivıl olcaklar, ivıllıkları bile eksiktir bunların,Allahın cezaları,iki film izleyelim,ordaki kötü karekterlerden ders alalım,olaya biraz yaratıcılık katalım demezler.Madem kötü karakter olucaz, bi Star Wars izleyelim,şu Darth Vader'in asil kötülüğünü örnek alalım demezler, bi laf eden olursa anca ağzından tükürükler saça saça çemkirmeyi bilirler,nerde kalmış eller arkasında kuul kuul emirler veren Darth...Kötü kedi şerafettin'in takım elbiseli halledir bunlar.Bunlara verilebilecek en güzel ceza, toplayıp 4 tarafı cam bi bölmeye tıkmak, etraflarında gösteri yapan Femme grubunu izlemek zorunda bıraktırmak,zaten yanmış olan devrelerini geri dönülemeyecek şekilde imha etmektir.

Peki bu mendeburlar güzide memleketimizde nasıl barınırlar?Bunun cevabını yıllar önce Aziz Nesin peşinen vermiş zaten sevgili okur,daha ne soruyosun:Türklerin %60 ı aptaldır. Adam nerdeyse yüzdesine varasıya kadar bilmiş.İşte bu lafı haklı çıkarmak istercesine çabalayan bir grup kendinibilmezvezatenbilmektenacizolanmeczuplargrubu,namıdiğer ivılseverler,bu kötükedişerafettinleri baş tacı etmiştir.Bu insanlar aynı zamanda 4S kuralının (kısaca seveni severler diyelim) hararetli savunucularıdır. Bunlar öyle enteresan bi insan grubudur ki sevgili okur, ayrı bir yazı ve hatta yazı dizisini hakederler.Bu pragrafta kaynıycak,yenicek yutulcak gibi değildirler.Yiğidin hakkını yiğide,Sezar'ın hakkını Sezar'a vermeyi seven bu satırların yazarı, bu enteresan insan grubunu ayrıca inceleyecektir.Bekleyiniz....

8 Haziran 2012 Cuma

bildiğimiz zamirlerin bilmediğimiz anlamları

Bugün size ilkokulda bize öğretilen korkunç bir yanlış, bütün hayatımızı etkileyecek büyük bir bilgi eksikliğinden bahsedicem. Anne baba ve çocuklardan oluşan en küçük sosyal birime aile denir.Hepimiz bunu hayat bilgisi ya da benzer bi derste öğrendik mi?Öğrendik...İşte yanlış burda başlıyor.En küçük sosyal birim  aile değildir, en küçük sosyal birim anne ve bebekten oluşur ve bu topluluğa yerine göre "biz" yerine göre "siz" denir.Böylece yıllardır bildiğimiz 1.ve 2.çoğul şahıs zamirleri de anlam değiştirir ki buyrun size bir de dilbilgisi hatası.

Şimdi diyeceksiniz ki nerden çıktı bu siz-biz işi.Anlatayım; bi kere anne olunca sosyal statünüz değişiyor ve toplumun farklı bir zümresine ait oluyosunuz artık.Hangi zümre?Anneler zümresi.Fakat her toplum gibi burda da birtakım kurallar var ki bunların en önemlisi de bu "biz" söylemi.Şimdi bilmeyenler için bu biz kavramını örneklerle açıklayalım.Mesela siz hiç tek başına diş çıkaran bir bebek gördünüz mü?Göremezsiniz.Çünkü annenin de bebeğiyle birlikte dişi çıkar.Herhalde hepimiz en az bir "dişimiz çıktı bizim"annesi tanıyoruzdur ki bu kendimiz de olabiliriz.Annenin diş çıkaramayacak yaşta olması burda bir önem taşımaz zira bir anne bebeğiyle aynı yaştadır:"3 aylık olduk".Tanıdık geldi mi?Devam edelim.Cengaver anneler zümresi üyeleri bebeklerini asla yalnız bırakmaz,onların her derdini içinde hisseder"karnımız ağrıyo:("- burda bir parantez açma ihtiyacı hissediyorum,nerden biliyosun?O karnın ağrıdığını nerden biliyosun?Tahmin falan eyvallah, ama bu kadar emin konuşmak?Kaç tane bebek var karnı ağrıyınca "aman ya karnıma bi sancı girdi ki sorma" diyen ya da ne bileyim,klasik karın ağrısı belirtisi olan, elini karnına koyup iki büklüm olma hareketi falan yapan?Ha?Varsa da eyvallah, o zaman Deniz'e edeceğim iki çift laf var demektir.Kapıyorum parantezi-.Ve bebeğinin en küçük bir başarısında bile kendine bir pay çıkarıp coşar "gaz çıkardık!".Anne olmak, başka birisi pırtladığında sevinmek demektir.Fakat yine aynı anneler kocaları pırtladığında nedense aynı coşkuyu yaşamazlar.Çünkü koca/baba, "biz" topluluğunun dışandadır,alenen "o"dur,ayrı bir bireydir ve kimsenin pırtı "biz"i ilgilendirmez.

Bazı densiz anneler bu biz kavramına karşı çıkar,olur mu canım öyle şey,bebek ayrı bi birey ben ayrı bir bireyim diye tutturur ve o şekilde konuşmaya çalışır.Ancak bu annelerin toplum tarafından anlaşılması çok zor olduğu gibi anne de zaman geçtikçe çevresinde konuşulanlardan birşey anlamamaya başlar, zira anneler zümresinin dışında olan toplum da zümrenin doğal üyesi olan anneyle aynı şekilde konuşmaya başlamıştır, ki buna da "siz" denir.Yasanmış bir olaydan bir kesitle açıklayalım:
Çocuk dr.u:Sizin gibi iyi beslenenlerde bir problem beklemiyoruz

Yeniannenindüşüncebalonu:Haydaaa, e nerden biliyo şimdi bu adam benim nasıl beslendiğimi?Konuştuk da ben mi hatırlamıyorum ki:S
Dr:Kilonuzu düzenli olarak kontrol edicez
Yeniannenindüşüncebalonu:Yani tamam,fazla kilom var ama...10 gün oldu daha doğuralı,insaf!!!Vercez elbet!
Dr:Kilonuza göre beslenme zamanlarını da konuşuruz
Yeniannenindüşüncebalonu:Süt olsun diye benim de beslenmemle ilgileniyo heralde
Dr:Şimdi Deniz'i soyun da bi tartalım
Yenianneninhaykırışı:Deniz'in kilosundan mı bahsediyordunuz!!!
Dr:?&&%+??^

Yukarıdaki dialogda dr.un "siz" hitabının kibarlık kaynaklığı olduğunu düşünüp konuşmanın kendi kilosu ve beslenmesi hakkında olduğunu zanneden zavallı anne elbette ki benim.

Valhasıl, hamileyken "eğer bi gün dişimiz çıktı dersem dökün o dişlerimi denize" yetkisi verdiğim sevgili arkadaşlarım....Direniyorum....Bakın hala direniyorum....Ama baskı çok, o mendebur "biz" zamiri beni bir girdap gibi içine çekiyor.Henüz teslim olmadım,ama "kakamızı yapmamız" sadece bir an meselesi!