Sayfalar

15 Mayıs 2015 Cuma

Durum Değerlendirmesi:Başarının bir tık uzağındaki hayatlar

Herşeyi unuttuğum gibi,yeni yıl kararlarımı da unutmuşum ya ben.Geçen gün aklıma geldi, bir bakayım dedim.Ayyyy, hiçbirini gerçekleştirememişim:(

1-Fazla kilolardan kurtulmak:Allaha şükür, hiçbir eksiğim yok.Yani hiç anlamıyorum; çabalamıyor da değilim.Bir kere zihinsel faaliyetlerim acaip yerinde.E tamam, bu başlı başına yeterli olmalı zaten.Benim beynimden bahsediyoruz burada, kıvrım kıvrım,Kaş-Kalkan arasındaki o 26 km lik kıvrık yol, benim beyin kıvrımlarımın yanında 5 gidiş 5 geliş otoban gibi kalır.Ama ona rağmen olmaması esef verici.Hayır üstelik de  gittim, yoga matı aldım, spor ayakkabılarımı yeniledim,acil durumlar için trekking ayakkabısı aldım,taytlarım t-shirtlerim.... Kol/bacak ağırlıklarım, dumble larım, pilates lastiğim, hepsi tamam.Ayıptır söylemesi sporcu donu sütyeni bile aldım.Sonra spor yaptıktan sonra sağlıklı / proteinli smoothieler yapmak için blendır aldım.Smoothielerim için avokado, ananas, keten tohumu  bile aldım!Ve tüm bunlara rağmen incelemiyorum! Bilmiyorum, acaba bunlara bakmak yeterli değil mi,bir de kullanmak mı gerekiyor?Ay onca para verdikten sonra bir de kullanmak için emek harcamak çok saçma değil mi?Belki de hala bir pilates topum ve çemberim olmadığı için zayıflayamıyorum, onları da tamamlayıp tekrar deneyeceğim.

2-Mutlu olma mevzuu: Bu konuda biraz yol katedebildim gibi.Az az da olsa daha olumlu düşüncelere falan başladım.Ara ara kendimi Allah'tan daha belanı mı istiyorsun falan diye telkin ediyorum.Şimdi böyle okuyunca,çok uygun bir telkin cümlesi olmamış belki de ama..Dürüst olmak lazım,sağlığım yerinde,karı koca iş güç sahibiyiz,pek de tatlı bir oğlumuz var.İzmir gibi bir memlekette yaşıyorum yani gerçekten daha belamı mı istiyorum?Tamam hayatım evden işe işten eve geçerken, ve bu iki mekan hariç uğradığım yerler market ve çocuğun okulunun ötesinde geçmezken İzmir'de yaşamakla Kayseri'de yaşamak arasında ne fark var onu da bilmiyorum ama...Yani İzmir'de yaşıyorsun ama hakkını veremiyorsun, bir konsere bir tiyatroya mı gittiğim var Allahaşkına, haftasonlarımı Kordon'da güneşe karşı ayaklarımı uzatarak mı geçiriyorum ev işleri yaparak mı?Aaa ama İzmir'in ev işi de bir farklı oluyor canım,İzmir'de evinin işi bile deniz kokar.Tozu midye dolma,tuvaletleri bahar geldiğinde enginar kokar.Çok matah çünkü İzmir'de yaşamak, benimki gibi bir hayat yaşarken.Of işte mutlu olmak konusunda biraz daha çalışmam gerekiyor, Daha tam olumluya dönemedim.Tam olumlu olacağım, bir gülme geliyor :)Neyse az az demiştim zaten, "az ama sık aralıklarla"yaptım mı, oldu bu iş.

3-Gezme tozma kararı:Hı hı.Nassssıılllll gerçekleştirdim yarabbiiiim, gezmelere doyamıyorum inanın.Bir kere her gün Bostanlı - Alsancak arasında bir panaromik şehir turu yapıyorum, üstelik de vapurla.Sonra bir kere Urla'ya gittim.Aaa bir kere de Çiçekliköy'e gittim.4,5 ayda daha ne yapacaktım acaba?Siz daha farklısını mı yapıyorsunuz?Düşünüyorum düşünüyorum.....Evet, daha ne?Bu kararımı kesinlikle uyguluyor sayabilirim kendimi, sene sonuna kadar bir de Tekirdağ'a gidebilirsem al sana Avrupa seyahati.Yalansa yalan diyin.Hem bir de Konya'ya gittim!Evet, bu çok önemli,şehir dışı seyahatimi de yaptım mı, yaptım.Ve hatta İstanbul'a da gittim, evet.Gerçi Konya'dan dönerken aktarma için gittim.Onda da THY sağolsun, öküzler gibi rötar yaptığı için aktarmayı kaçırıp havaalanı otelinde kaldım ama olsun, siz neticeye bakın.Ne biçim gezdim, sabah kahvaltıya Konya'da gece geç çorbasına İstanbul'dayım vuhuuuuu.Tamam bu kararımı gerçekleştirme konusunda çok iyi gidiyorum bence.

Eee tamam ya, o kadar da kötü değilim aslında.Başarı oranımı %50 sayabilirim.E kilo konusunu da belli ki kısa bir sürede çözeceğim, en azından yazarken hatamı anladım, ekipman eksiklerim var hala.Mutlu olmak için de çabalamaya devam ediyorum, haftasonu mesela, Bolluk Bereket Festivali'ne gittim.Orada evrene mesaj göndermeye gönül vermiş arkadaşlar tarafından nasıl oturduğum yerden evrene mesaj vere vere paraya boğulacağımı öğrendim, hemen size de anlatayım.Gözünü kapatıyorsun,zihninde bir çanta açıyorsun (büyük olsun) sonra oraya para yağdığını hayal ediyorsun.Bu kadar işte.Hayal ederken kağıt paraları 200 EUR luk banknotlar halinde hayal ederseniz daha iyi olur, sonra bir yanlış anlaşma olup da 5 kuruşla dolmasın çantanız.Doğru düzgün hayal edin, benden biliyorsunuz sonra.Neyse,bu çanta doldurma işini başarırsam zaten mutlu olma işini de kısa sürede hallederim.Şimdi böyle çanta doldurma işi falan deyince banka soyacakmışım gibi oldu ama yani gerçekten böyle anlattılar.Eh, gezme konusunda zaten bir eksiğim yok gördüğünüz gibi. Tamam ya, bir şey kalmamış, bir kaç ay bekleyin, bütün eksiklerimi tamamlayıp çıkacağım karşınıza ve yılbaşı kararlarını gerçekleştiren ilk insan olarak tarihe geçeceğim, hakkımda başarı hikayeleri yazılacak.Gezmekten fırsat bulabilirsem size de bilgi vereceğim kesin.Bakın size über bir olumlu düşünce örneği,isteklerimi yapabileceğime öyle bir inanmışım ki diğer şeylere vaktim olacak mı diye düşünüyorum.A ben oldum artık, gidip bir iki magazine demeç vereyim.

21 Nisan 2015 Salı

En garantili akıl ve ruh sağlığı bozma yöntemi:Çocuk

Bugünkü sıkıntım çoluk çocuk içeriyor,aman işim olmaz çoluk çocuk muhabbetiyle diyenler için şikayetlerimi dinlemeye başlamadan önceki son çıkış.

Biz bu çocuğu yapamadık arkadaşlar.Tipi falan güzel allaha şükür ama çocuğumla evlenicek değilim zaten,nasıl olsa her anne gibi çirkin de olsa ben onu güzel sanıcaktım(bilmiyorum belki de tanıyanların arasından şu anda bizimkinin tipini düşünüp bana gülenler de olabilir tabi, bu da bi ihtimal).Ama huyunun güzel olmadığını kendi evladın da olsa anlıyosun işte.Ya tam dedik, 2 yaş sendromu bitti, ne güzel bi kaç ay rahat geçti,arada olan arızaları da e o kadar da olucak canım çocuk bu dedik,üstünde durmadık ama adam son dönemlerde yine çığrından çıktı.Delicesine küsmeler ve huysuzlanmalar içinde sürekli.Bi de ben zaten hiç trip mrip çekemeyen insanım,hayatta en nefret ettiğim insan tripli insandır, işte istemediğin ot burnunda bitiyo.Daha ne oldu demeye kalmadan bir "hıh" sesi eşliğinde kollarını kavuşturup,burnunu havaya dikip uzaklaşıyo adam.Eskiden iyi kötü neden küstüğünü anlıyodum, şimdi gözümün üstünde kaşım var diye mi küsüyo,3 gün önce salladığım parmak mı aklına geliyo nedir anlamıyorum ki.Evde küstüğünde valla ne yalan söyliyim, oh biraz bi susar da kafa dinlerim diye ilgilenmiyorum,"küsmek kötü bi hareket annecim, biz birbirimize küsmüyoruz,konuşarak anlaşıyoruz,madem küstün salona git,küsmen bitince gelirsin" diyorum.Bi taşla iki kuş, bi kere tribal insan bence evlat olsa sevilmez ki buyrun söz konusu olan evlat ve bu durumdayken sevilmiyor.Ayrıca araştırmalarıma göre yaptığım hareket doğru ve son olarak da biraz sessizlik yahu!Ama adam gidiyor diğer odaya,rahat vericek değil ya,bakıyor ki ilgilenen yok,bu sefer yan odadan başlıyor seslenmeye "hııh".Benden hala tepki yok."Hııııııh".Senden hıhsa benden de ı-ıh anasını satiim.Bu sefer gelip kapı önünde dikiliyor "hııııııh".Ay hani küsücektin de rahat edicektik iki dakka, böyle hıh hıh diye diye iyice bi sinir bozucu oluyor sapık gibi yani bu sesler nedir ya?Bi de dışarda küsmesi de tehlikeli olmaya başladı,parkta oynuyo mesela,bir süre sonra "hadi gidelim" diyorum,sen misin diyen,ne ara salıncaktan attın kendini aşağı da hıııh eşliğinde koşmaya başladın?Kalıcak bi arabanın altında, töbe yarabbim,sokakta olmuyor tabi öyle küsersen küs oh ben de mis gibi kafa dinlerim demek.Hadi ben başlıyorum tribalin peşinden koşmaya,bak işte hayatta büyük konuşmıycaksın.Nolursa olsun neticede kalkıp bana trip atan bi insanın peşinde hem duygusal hem de fiziksel olarak koşar hale düştüm mü?Düştüm.


Öyle böyle bir şekilde idare ediyoruz derken söylediğim gibi bu tavırlar kaprisler iyice arttı ve çekilmez hale geldi.Yetmezmiş gibi bi de yanına en ufak bir uyarıda (yemin ediyorum uyarı yani minicik, önüne bak düşüceksin tarzı falan) "benim hiç annem kalmadı artıııııııııııaaaaaaak" nidalarıyla sümük tükürük gözyaşları birbirine karışarak ağlama huyu eklendi.Ay kesicem kendimi,Femme'in hatunları gibi soyunup koşucam sokaklarda.Ya oğlum,benim hiç annem kalmadı ne demek, sen beni pazardan alıyordun da tezgah mı kapandı?İnsan gibi ağla bari.Beni sevmiyo musun artık de ne bileyim bana kızma de....Ay insan şüpheleniyo ,ben yokken, babasıyla başbaşayken falan bu evde neler dönüyo?Ne bileyim, belki de benden önce, aralarda gördüğü kimliği belirsiz bi kaç anneyi delirtip kaçırdı, ben de kızınca,allah şimdi bu da gidecek buyur işte kaldık sana annesiz diye mi paniğe kapılıyor?Ay bak şimdi,bu açıdan bakınca da iyice bi içim şişti.Aaa,ama dur,babam kalmadı diye ağladığına göre demek ki bu mantık doğru değil.Burdan da geldik yine bizim çocuğun mantıksız manasız konuşmasına.Yok, bu olmadı bu,huysuz yaptık biz bunu.Bi de insan karşısında "anneem kalmadııııeeeeeaaaa" diye ağlayan çocuğu avutamıyor da, ne diyim yani,oğlum bak en azından bi tane annen şimdilik cepte,delirtip olanı da kaçırma mı diyim?Ki bu cümle karşısında kurulabilecek en mantıklı cümle bu olur.Of,yazarken şişiyorum, bi de sabahın 6:30unda hortlayıp babasının işe gittiğini ya da gitmek üzere olduğunu anlayınca başlayan "benim babam kalmadıııııııeeeeaaaaa" ağlamaları var ki yani gerçekten biraz daha devam ederse atıcam kendimi pencereden.Birileri bu çocukların genetik kodlarına,bilinçaltlarına falan sabahları insanların daha bir tahammülsüz olduklarını,cinnete daha meyilli olduklarını ve ebeveynlerin de insan olduğunu bir şekilde işlemeli.Bi kere ben kendimi bildim bileli uyandırılmaktan nefret ettim, alarm sesinden nefret ettim ama hadi alarm çaldığında bile insan yatakta bi kaç dakka geriniyo falan yine bi hoşluk oluyo.Ben nasıl uyanıyorum sabahları?"benim babam kalmadııııeeeaaaaaaa".Üstelik de normal uyanmam gereken saatten takriben 1 saat önce.1 saat!!!Hay sesin babana da sana da, babayı bilmem ama böyle giderse zaten anne kalmıycak,o kesin.Ki zaten şu anda da sadece görüntü olarak varım,içim yavaş yavaş çürüyo.

Bu konuda bi fikri zikri olan varsa insaniyet namına bi işin ucundan tutsun.Biraz daha bu şekilde güne başlamaya devam edersem biraz sessizlik, biraz huzur uğruna evi barkı terk edip çöp konteynerlarında falan yatmaya başlıycam,düşünün artık halimi.Terrible two dur geçer dedik, horrible three dir olur dedik ama gerçekten bir fucking four a tahammülüm yok.Bakın şuraya yazıyorum, eğer bu çocuk biraz daha böyle devam ederse litaratüre "god damn 37" diye bi sendrom sokucam,ahanda dediydi dersiniz.

16 Nisan 2015 Perşembe

Orta Yaş Bunalımından Nasıl Çıkılır, Vol.2

Bu cilt bakımı maceramız geçen yazıda bitti sanıyorsanız, fena halde yanıldınız.Dedim size,yaşlanmıycem uleyn!

Geçen gün yeni bir güzellik merkezine gittim cilt bakımına.Bu sefer para verdim hem de, www.yakalaco.com dan aldım, 20 TL de para verdim üstelik,sanmayın ki beleş.Neyse girdim içeri,biraz bekledim falan filan,tabi beklerken boş durmuyor oradaki arkadaşlar,"hmm yüz ovalinde hafif sarkmalar başlamış, ilerlemeden durdurmakta fayda var.size özel bir tedaviyle 10 seansta 7-8 yaş gençleştirebiliriz". Vaaay, harika teklif.Zaten benim için ideal yaş o.Ne kadar yapıcan ablacım bunu?E size özel kampanyamız var, 1.100 TL.Hadi tamam dedim, yaptın da sonra ben o parayı verdikten sonra bi daha yaşlanmak istemem artık.Aaaa olmaz dedi, bi kaç ayda bir yinelemek lazım, ona da size özel kampanya yaparız, toplu bir paket alırsınız, 10 seans 1.000 TL.Harikaymış da ben bi kere o parayı versem,cildim gençleşir belki ama kederimden içim çürür.Cıks,Neyse, düşünürüz falan dedim,geçtim bakım alanına(!).Ohh yatıyorum güzelce, yine bi takım sevdiğim hareketler, kremlemeler, yıkamalar,yağlamalar falan, mutluyum.Sonra kızcağız buhar seansına başladı,verdi yüzüme buharı verdi yüzüme buharı, ben çıkayım ara ara gelir bakarım dedi gitti.Ben şu şekil yatıyorum.

Ay o buhar benim yüzüme geldikçe geldikçe,zaten kremlenme fasıllarında mayışmışım, sen ben iyice bir bayıl, bir kendimden geç...Ama hakkaten kendimden geç,yani bir anlık içim geçti ve nerdeyse yattığım yerden düşmek üzereyken toparladım kendimi.Hadi bu sefer aldı beni bi panik;tamam insan mayışır falan da benimki baya kendimden geçmek.Bunlar bana buhar ayağına bayıltıcı gaz veriyo olmasınlar, ondan sonra bi açmışsın gözünü ki buzlu küvettesin,dalak böbrek gitmiş.Saçmalama doğru düzgün bi yerdesin falan diyorum kendi kendime ama kız geri gelene kadar uyursan ölürsün diye tekrarladım içimden.Neyse, biraz daha yağlanıp kremlendikten sonra işim bitti çıktım, arkadaşımla buluşucaktım, gittim buluşma mekanına.Bu sefer de üstümde bir miskinlik, bir ölü toprağı,bayıldım bayılıcam.Zavallı kızcağıza da üzerimdeki miskinliği bulaştırdıktan sonra hiç yapmadığımız şeyi yapıp erkenden evlere dağıldık ama ben o eve nasıl gittim, dolmuştan inip 15 adım nasıl yürüdüm bilmiyorum.Gider gitmez hiç kasmıyım kendimi dedim,yattım zıbardım, saat baya 21:30 falan.Ya sabahı sabah ettim yemin ederim.Kabus görüp imdat diye ciyak ciyak bağırarak mı uyanmadım,rüyayla gerçeği birbirine mi karıştırmadım.Elli kere kan ter içinde kalıp üst baş değiştirdikten sonra sonunda attım üstümden ne illetse de kendime geldim.Ya böbreğimi falan duruyo ama buhar diye başka bişey mi verdiler naptılarsa artık resmen zehirlendim ben,cilt bakımında zehirlenen ilk insan olarak da kayıtlara geçerim.

Bu da bana ders oldu böylece.Öyle bilmediğin yerlerde cilt bakımıymış da bilmemneymiş diye antin kuntin işlere girmiycem.Canımı sokakta bulmadım.Hem bi cilt bakımına gidiyosun, nolcak ki,en iyi bakımın etkisi ne kadar sürücek sanki.Yok, ben bu maceradan vazgeçiyorum,ve direk cerrahi müdahaleye gidiyorum.Görüşürüz

25 Mart 2015 Çarşamba

Ortayaş Bunalımından Nasıl Çıkılır Vol.1

Ortayaş bunalımının dibindeyim.Dangur dungur konuya daldım ama hiç vaktim yok, yolu yarıladım zaten,ben bu satırları yazıp bitiresiye kadar yanaklarım omuzlarıma kadar sarkabilir.Ya da ne bileyim, parmaklarım kireçlenir yazamam falan,giriş gelişme sonuç yapacak durumda değilim,girmiyorum,dalıyorum herşeye artık.Allahım, kendimi çok kötü hissediyorum,bir zamanlar günlük konuşmalarımda geçen kelimelerin bir çoğu "akşam""eğlence"bar""dans" vs vs iken şu anda "ph değeri""ciltteki kalojen dengesi""elastikiyet kaybı" "Q10" falan olmaya başladı;kendimi tokatlayasım var!Çok ciddi bir biçimde yüzümün gözümün buldog kıvamına gelmeye başladığına kafayı takmış durumdayım, dudak kenarımdaki çizgiler bi bende var bi fred çakmaktaş'ta, gıdı zaten gıdı değil,pelikan,burnumla dağları devririm,ya bunlar şimdiden sarkmaya başlarsa ben az daha yaşlanınca indirimlerden ayakkabı değil çalı süpürgesi alırım artık.

Böyle böyle dehşete düşüp aynalardan soğumaya başladım fakat o da çözüm değilmiş.Arayı soğuk tutup mecburen ara sıra baktığımda da tokat yemiş gibi oluyorum, hani insan her gün bakınca nolursa olsun kabullenmek istemese de alışıyor görüntüsüne.Haftada bir bakınca aaaiiiiyyy, allah kahretsin seni,ki etmiş zaten,bi de bu halde insan içine çıkıyorsun,işe mişe gidiyorsun,ay iyice bi tiksiniyorum kendimden bu sefer.Ben olsam beni yolda görünce taş atarım.En iyisi yine ben her gün aynaya bakayım da olabildiğince kaşımı gözümü falan düzelteyim dedim,hadi bu sefer de insanın eli bir değmeye görsün,şimdi de anti-aging kremler,mimik düzelticiler,kaş yapıcılar,göz çıkarıcılar derken kremlenmeye başlamamla yatmam arasında yarım saat geçiyor.Hayat böyle de nasıl geçecek bilemedim,zaten vakitsizlikten yakınırken bir de bu eklendi hayatıma,tabi ben yine hayıf hayıf hayıflanıyorum.

Neyse ki benim hakikaten çok şahane arkadaşlarım ve ablam var, her zaman her şartta bana destek oluyorlar, sadece akşam yemeği, alışveriş eşlikçisi, iyi gün dostu değiller,ortayaş bunalımına mı girilecek,gir.Hoop, beni yalnız bırakmamak için hep birlikte biz danaya girer gibi girdik ortayaş bunalımına.Nasıl deli divaneyiz ama, oramızı mı gerdirsek,botoks mu yaptırsak, ay şekerim akşam yürüyüşe gelemem,masajım var, sen benle yogaya gel de yeni çıkan oksijen tedavilerinden bahsedelim falan kıvamında, tammmm bunalımın hakkını veren kadınlara döndük.Neyse derken benim bu canım arkadaşlarımdan biri bize güzeeeeel bir cilt bakımı almış,ben tabi herşeye geç kalan insan olarak sonradan gidebildim.Ya yemin ederim dünyam değişti.Mekan zaten beeelllliii bi muhitte beeeelllii bi mekan.İçeri girince mis kokular, tatlı tatlı cıvıldayarak karşılayan hatunlar falan.Neyse ben yattım bi masaya, ay nası mutluyum,zaten çok severim biri beni kremlesin,oramı buramı çeksin itsin kaktırsın falan,sonradan mekanın sahibi olduğunu öğrendiğim kadınceğiz de mis gibi maskeler falan yapıyor derken derken hayatımı kökünden değiştiren soruyu sordu "burnunuz estetik mi?"!!!???!?!?! Hayır, ben öyle yüksek sesle kahkaha atabilen bi insan da değilim, içime içime gülerim,telefonda biri bi espri yaptığı zaman karşı taraf telefonu kapattım sanıyor ama ben orda gülmekten perişan olmuş oluyorum da ses yok.Ben tabi bu soru karşısında kendimce delicesine kahkahalar atmaya başlayınca kadıncağız tıkandım sandı.Bilmeyenler için gülme sebebimi açıklıyım, gerçi yukarıda da biraz bahsettim ama....Bizim ailede direk olarak Fatih Sultan Mehmet soyundan geldiğimize dair bi inanış var ve bu inanışın tek sebebi benim burnum.Yani diğerlerini bilmiyorum ama ben kesin o soydan geldim.Olmadı Kanuni soyundan.Hiç olmadı Barbara Streisand'la bir akrabalığım var.Ve bana burnunuz estetik mi diye soruldu,üstelik de bir güzellik uzmanı tarafından!!!!Hı hı,estetik, çok güzeldi,nazar değmesin diye kırdırıp kemer yaptırdım,ay nasssssıl rahatım şimdi.O dakkadan sonra tabi benim cilt bakımım falan yalan oldu, tam yapılan maskeler esnasında gülmekten mimik çizgilerimin içine maskeler dolup iyice çizgileri yüzüme kazıdı,beton atıldı.Kadınceğiz neden bu kadar güldüğümü bi türlü anlayamadı ama ben seans boyunca anlatıp durduğu "şimdi cildinize vitamin veriyoruz, şu bu vitaminleri şuna buna etkilidir"leri dinleyemeyip için için güldüğümden ne yaptılar ne ettiler hiç bilemiyorum.Ama bildiğim tek şey var ki, o salondan çok mutlu ayrıldım.O kadar ki nerdeyse 10 seanslık ozon mu oksijen mi ne tedavisi, bir yıllık cilt bakımı pakedi falan almak üzereydim ki son anda ayıldım.Allahtan ki ayıldım.Bilemiyorum, belki bu da bi satış tekniğidir, tabi benim gibi bi insana burnunuz estetik mi diye sorulunca o gazla güzellik merkezini falan komple almaya kalkışabilir.Neyse ki kredi kartımın limiti yok:D

(profil fotoğrafım,temsili fakat sakallar hariç gerçeğe çok yakın)

Yani bu cilt bakımı çok güzel bi şeymiş arkadaşlar, gitmeyenlere şiddetle tavsiye ederim.Belki yüzümde gözümde harikalar yaratmadı ama cilt bakım uzmanı sağolsun,haayatımda büyük fark yarattı.