Sayfalar

30 Aralık 2014 Salı

Ahanda şuraya yazıyorum, yaparım

Aslında yazmam gereken iki önemli konu var.Biri,hani şu son yazımda bahsettiğim seminerle ilgili.Diğeriyse o yazıya aldığım tepkilerle ilgili.Bakmayın kimsenin yorum yapmadığına,vallahi okunuyor blog.

Bunları da buraya unutmayayım diye not aldıktan sonra....Gelelim bugünün konusuna.Çok süprizli, hiç beklenmedik bir konu ile karşınızdayım; konumuz yılbaşı kararları!!!!

Bir çok insan ve her Türk kadını gibi ben de yeni yıla elbette ki bir takım kararlar eşiliğinde giriyorum:
1-
Bkz. sol taraf.
Bir karar gibi görünmüyor olabilir ama bir arkadaş fazla parantezi içinde hepsini özetlemiş, paylaşmış.Bize de kullanmak düşer.Ama tabi bunları gerçekleştirmek için bir yol haritası çizilmeli.Kolay mı o fazla kiloyu atmak?Değil.Hoop burdan konumuz diet ve spora bağlandı mı?Hayır, bağlanmadı.Bakınız, yeni öğrendiğim zihin gücüyle kilo verme yöntemine göre olay beynimizde bitiyormuş arkadaşlar.Mesela oturdun öküz gibi iki tabak tereyağlı mantıyı gece gece indirdin mideye, ne oldu?Taş gibi oturdu, yattın uzandın hemen, oldu mu sana yat geber yemeği?Olmadı.Hemen oracıkta diyeceksin ki "mantıda kalori yok,kalori benim beynimde".Burada işin özü inanmak,inanarak söylersen beyin gücünle bütün kalorileri yakıyorsun.

Gülmeyin, yukarıda anlattığım yöntem her türlü faydalı arkadaşlar.Bi kere, eğer başarabilirseniz, etrafınızdaki fazla insanlar zaten hasetlerinden sizinle görüşmek istemeyecekler.Yok,başaramadınız diyelim, bu saçmalığı inanarak etrafınızdan yok olmasını isteyen insanlara yeterince anlatırsanız zaten delirdi bu deyip yanınızdan yörenizden kendiliklerinden ayrılacaklar.Öte yandan,başarılı olursanız, kilo vermek için spora gitmeliyim, onu da haftada 2 gün mü yapsam, hangi günler ne yapsam gibi gereksiz plan yapmaktan da kurtuluyorsunuz, böylece 3. kalemi de gerçekleştirmiş olduk.E zihin gücüyle zayıflamayı başarırsanız zaten bir hayaliniz gerçek oluyor, böylece bir sabah uyandığında parayı koyacak yer bulamıyor olmak, canının sıkıldığında bi koşu Mars'a gidip gelmek,tek ayakla seke seke Everest'e tırmanmak gibi makul hayallerinize yer açılıyor.İlk 4 maddeyi başarıyla uyguladığımızda zaten kendiliğinden gereksiz hırslarından arınmış oluyorsun, çünkü daha da Allah'tan belanı mı istiyorsun derler adama.Demek ki neymiş, olay zihin gücüyle kilo vermekten geçiyormuş.Zihinsel kapasiteme göz ucuyla bakmam bile bu hedefi son derece kolay gerçekleştireceğimi anlamama yetti,rahatım.

2-Mutlu olmak istiyorum.Evet,çok basit bi şekilde 2015ten isteğim bu.Tamam, yukarıdakileri gerçekleştirince mutlu olacağım iddia edilmiş, kısmen doğru da olabilir ama sanki yetmezmiş gibi geliyor.Çocuğun doğumgününde benim de depresyonumun 3. yılını törenlerle kutladık, ay ben bezdim kendimden, çevremdekiler niye bezmesin?
(bkz.son 3 yıldır içinde bulunduğum temsili ruh halim)

Yeminle kendimden yıldım.Ya ben eskiden ne geyiğin dibi bi insandım, kendim söyler kendim gülerdim.Son yıllarda baya Statler ve Waldorf gibiyim (şu muppet show'da balkonda oturup herşeye söylenen yaşlı amca karakterleri) (evet,tabi ki gugılladım, ne bileyim adamların isimlerini)Evet, yazım hatası falan yok, tek başına o iki amca gibiyim,huysuzlanmak için kimseye ihtiyacım yok.Nur Yerlitaş capslerini ortalığa yayıp duran insanlar belli ki beni hiç görmediler, kadın en azından bişey görmüş de ağız burun kıvırmış, benim surat bi kaç sene önce o "ne biçim" ifadesini aldı ve öyle kaldı.Kurtulmam lazım.Nasıl kurtulacağımın çözümünü pek bulamadım henüz.Kendimi ya yogaya ya ahşap boyamaya vereyim diyorum ki bunlar hep ortayaş sendromuna girmiş,kendini nereye vuracağını şaşırmış kadın alametleri, o yüzden vazgeçiyorum.Bana şöyle genç işi bi kendimi mutlu etme yolu lazım.Önerilere açığım.Böyle söyleyince de insanın aklından türlü türlü şeyler geçiyor, töbeler olsun,makul ve mantıklı önerilere diyelim.

3-Aşırı gezme kararındayım bi de bu sene.Atıcam çocuğu sırtıma, küçük haftasonu gezileri olsun,büyük Avrupa turu olsun, dingil gibi gezicem abicim, tutabilene aşkolsun.Yediğim içtiğim bana kalıcak, gezdiğimi gördüğümü de yazıcam bi de.Madem ki Atlas dergisinde yazar olamıyorum, ben de işimin kadını, gezi blogumun yazarı olurum, ne var?Boşa para harcamak yok bu sene, varımız yoğumuz gezmeye tozmaya kanalize olsun allam yarabbim.Bi de bol bol masaja gidicem,zira 16 kg bi çocuğu sırtına atıp dingil gibi gezince mutlaka gerekicek.

Gördüğünüz gibi kararlarım son derece basit, net ve uygulanabilir kararlar.3 ay sonra durum değerlendirmesi yapıp sonuçları da yazıcam, belki bu şekilde ay rezil olmıyım falan diye daha bi kararlı olurum.Ay kendim bile inanmadım,yapamazsam yalan sölerim olur biter:P

Velhasıl, sizin de hayalleriniz, dilekleriniz,kararlarınız falan hep gerçek olsun, mutluluk, sağlık, dünya barışı olsun sevgili arkadaşlarım.Bi de hükümet düşsün.Ay tutuklarlar mıymış bi de beni bu sene mutlu olucam falan derken?Şaka yaptım yeaaaa,o kadar da ciddiye almayın beni, hadi cümleten hepi niv yiır!

8 Aralık 2014 Pazartesi

Göbeğimle Sev Beni

Son zamanlarda farklı mecralarda muhtelif erkekler tarafından öğretilmiş gibi 'Türk kadını kendini hiç geliştirmiyor' lafını duyar oldum,hap niyetine mi alıyorlar nedir.Bugünkü yazımda bu kalıp cümleyi sosyolojik olarak değerlendirmek istiyorum izninizle.

Şimdi bi kere,Türk kadını olarak ailelerimiz tarafından 'eyyyy sevgili kızım,birinci vazifen,okulunu bitirip çalışmaya başladıktan sonra evlenip çocuk doğurmaktır.Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur' cümlesi bilinçaltına kazınarak yetiştirilmiş bir güruhuz.Napıyoruz?Okullar bitince,ve hatta kimimiz bitmeden,bu kutsal öğretiyle evlenecek erkek peşine düşüyoruz.(+90 doğumluları tenzih ediyorum,onlar bizden akıllı)Sonuç;genç yaşta işimiz var,kocamız var,çocuğumuz var,herkes mutlu.İşten eve koşup çocuğumuza bakmalı,yemekli ütülü temizlikli mutlu bir hayatımız var.Ama bize de arada bir geliyor,tamam mevcudiyetimizin yegane temelini gerçekleştirdik ama,acaba üstüne bir taş daha koysak fena mı olur,neden en son 22 yaşında bişeyler öğrendik,biraz kendimizi geliştirmek,işimizde daha iyi olmak için bişeyler mi yapsak diyoruz...Gerçi hemen kafalarda koca/çocuk/evin düzeni/ütü/yemek vs vs gibi üstümüze yapıştırılan sorumluluklar beliriyor ama hadi diyoruz ya....Bi gayret...Gidiyoruz bi eğitime,seminere falan...Sonra geliyor Türk kadınının kendini geliştirmemesinden muzdarip bir aşırı gelişmiş beyimiz ve diyor ki;

A:Çocuğunuz var demek,kim bakıyor şimdi ona?(bu soruyu sorduğuna göre belli ki çocuklu)
K:Babası bakıyor 
A:Ooo ne kadar şanslısınız
K:Sebep?
A:Siz yokken çocuğunuza bakıyor
K:0€|><~€\<|%{*}%}^|!

Hayır,çünkü o çocuk sadece benim,fotosentezle yaptım ben onu,saksıda büyüttüm,suyunu verdim,güneşe koydum,kolu bacağı çıktı.Ne kadar şanslıyım ki kocam da madem eğitime gidicen,koy çocuğu saksısına da öyle git demiyor,sevabına bakıyor.Tepkiye baksan,babası astronot,benim yokluğumda aldı çocuğu Mars'a gitti dedim zannedersin,öyle bi gözü yerinden çıkmak.

Farklı bir durumda erkekler arasındaki konuşmaları ele alalım:

E1:abi geçen haftasonu senin hanım yokmuş,naptın,kayınvalideye mi kitledin oğlanı?
E2:(gururla) ehe eheheheee yok abi ben baktım.
E1E3 E4 koro:Vay abi nası baktın ya çok zor olmadı mı?Senin hanım da çok şanslı,nası baktın abi nası yaptın ya ben olsam hayatta bla bla bla(sonrası türlü zırvalık)

E1 E3 ve E4dün nezdinde erkek kısmının %95ine sesleniyorum:birbirimize dürüst olalım,adam beyin ameliyatı yapmadı.Atomu da parçalamadı.Altı üstü çocuk baktı lan, çocuk,yemeği hazırlanmış,kıyafetleri hazırlanmış,acil durumlar için ilaçları sıralanmış,kendi öz evladına baktı!Hayvan!Neyin goygoyunu yapıyosun?

Bu E1 E3 E4 kişileri 15 yaşındayken yemek yediği tabağı lavaboya koyduğu için 'aman da benim becerikli oğlum,nasıl da yardım edermiş annesine'diye pohpohlanmış insanlar arkadaşlar.Çünkü bizim jenerasyonun anneleri böyleydi hakkaten,adamlara da çok suç bulmamak lazım.E bu halde yetişen adam da diyor ki; vaaaaaay sen çocuğuna mı baktın.karşısındaki de övünerek cevap veriyor;baktım tabi.Biri bana bunu söylese,derim ki,abicim,embesil miyim ben,bi çocuğun neyine bakamıycam,neyin dehşetini yaşıyorsun sen?Üstelik,beyler,şunu kabul edelim,çocuk dediğiniz şey (bebeklik ve anneye bağımlı olma zamanlarını çıkarıyorum)bakıma muhtaç olan,kendi yemeğini dökmeden yiyemeyen,sürekli televizyon izlemek isteyen,iletişim konusunda sıkıntıları olan küçük insanlardır.yani sizden tek farkı,daha küçük olanların popolarını temizleyememeleri,Şimdi sen buna neden bakamıycaksın ki,zaten aynısınız!

Dolayısıyla,doğrudur,Türk kadını kendini geliştiremiyor arkadaşlar.Zira bu konuda eleştirisi olan çok gelişmiş arkadaşlarımız bile  'a-aaaa sen buradayken çocuğun babasıyla mı kalıyor cık cık cık' derken, ve hatta kendi annemiz bile zaman zaman "ama kızım yani nerden çıktı şimdi bu eğitim işleri,oğlanı bana bıraksaydın bari" tarzında tatlı bi mahalle baskısı uygularken o iş olmuyor işte.Yine de zor şartlara rağmen kendimizi hiç geliştirmiyor değiliz.Mevcut ileri düşünceli erkeklerimiz sayesinde iş-ev-çocuk üçgeninde,başka hiç birşey yapmaya fırsatımız olmadığı için götümüzü göbeğimizi gayet güzel geliştiriyoruz,buyur arkadaşım,hadi gel,bunu da eleştir.