Sayfalar

28 Mart 2013 Perşembe

Geldi Bahar Ayları.....

Kilon var mı derdin var arkadaş, acı ama gerçek.Eskiler istedikleri kadar bir dirhem et bin ayıp örter diyedursun,günümüz insanı ayıplarını örtmek istemeyip ulu orta yaşamak istediklerinden midir nedir; bir incelik bir zerafet akımıdır gidiyor.Bütün bunların suçlusu Twigy midir bilmem ama her kim ya da kimlerse bulduğum anda iki elim yakasında olacak, bu da böyle biline.

Şimdi vırvırvır yok diyet yap zayıfla, tok spor yap zayıfla falan diyenler oluyordur mutlaka.Bravo,kimsenin bugüne kadar düşünemediğini ilk siz düşündünüz; nasıl oldu da bu benim aklıma gelmedi?Alkışlıyorum!Bakın arkadaşlar, yapamam.Ben diyet yapamam.Bi kere diyet yapıyor olma fikri bile karnımın sürekli acıkmasına yol açıyo.Ayrıca,diyet yapmaya başladığımda,bi anda bütün aynalar fuardaki aynalara dönüyor ve bi de bakıyorum ki, allahım yarabbim,ben miyim aynadaki bu Özge Ulusoy!!!!Benim mi allahım bu ince uzun bacaklar?Ay ben neden diyet yapıyorum ki;aaaa daha fazla zayıflamıyım, kemiklerim çıkıyo,böyle iyi.

Öte yandan, bi de ciddi bi sabotaj durumuyla karşı karşıyayım.Geçenlerde bi heveslendim ve resmen diyette olduğumu,saçma sapan şeyler yemiyceğimi kocama beyan ettim.Sonuç? 8,5 yıllık evliliğimiz boyunca mutfakla tek ilişkisi limon sıkmak, maydonoz yıkamak gibi basit komutlara dayalı olan adam, 10 günde 2 kere kek yaptı!!!Belki de aynada gördüğüm o Özge Ulusoy tipli kadını o da görüyor ben diyetteyim deyince; o halde tartı mı bozuk,ya da birileri geceleri gelip gizli gizli benim kıyafetlerimi daraltıyor olabilir mi?

Ayrıca kilolu olmanın bir sakıncası da şu; bi kere malum,her kadının 2 kilo fazlası vardır, ki zayıf dönemlerimde benim de vardı.E şimdi seni (bu yazı için beni) böyle şişman gördüklerinde insanlar,derhal "zayfılamak isteyen insan" kategorisine alıp rejim,diyet vs muhabbetleri yapıyor.Hadi bu tamam.Sonra sıra "spor şart" repliğine geliyor.Oh, bunu da savdık.Ama işte sonrasında sıra çok karışık bir konuya geliyo;ben daha pasif jimnastik işini yeni yeni algılamaya başlamışken,kavitasyon,lenf drenaj ve adını telaffuz edemediğim,ne olduklarını da bilmediğim bir sürü zayıflama yöntemi çıktı ortaya.Takip etmeye çalışıyorum ama yok annem, olcak gibi değil.Ama işte sırf şişman olduğunuz için bu konuşmaların muhattabı oluyorsunuz,hayatta şişman ve mutlu seçeneği yokmuşçasına.Yani demem o ki,şişman olmak yıllar geçtikçe daha da zor olmaya başladı azizim,yemin ederim o yeni zayıflama yöntemlerini ve hangisinin nasıl uygulandığını öğrenirsem bir diploma daha almış kadar olurum,o kadar netim.Ha bunca zayıflama yöntemi varken,belleri yandan pörtlemiş, basenleri zörtlemiş,göbekleri pilates topu formuna ulaşmış (burda lafım size beyler, bu işler sadece kadınlar için değil) insanlar çoğunlukta olması nasıl açıklanabilir?Bu da ayrı bir merak konusu.

Bütün bu teknik ve taktiklerin yanında, ben ve  bi kaç sevgili arkadaşımın geldiği nokta, ahanda yukarıda belirtildiği gibi.Bahar kapımızda,yaz da geliyo,mini etekleri giyme zamanı,ooof of, nasıl olcak bu kilolarla?Canım sıkıldı,moralim bozuldu, ver ordan bi bira, soğuk olsun.

7 Mart 2013 Perşembe

kim sorarsa vaktim yok; hadi ordan!

Sabah işe geldim,kahvaltı eşliğinde Ayşe Arman'ın Rahşan Düren adlı, nasıl tanımlayacağımı bilemediğim bir kadın kişi ile röportajını okurken, aynı yazı faceten mail olarak düştü inbox ıma çatadanak;Didem, benim de dahil olduğum kız arkadaşlarına ibretlik şeklinde göndermiş.Anlaşılan o ki bir tek beni etkilememiş bu röportaj; gerçi benimki daha ziyade sinir bozukluğu şeklinde bir etkilenme oldu.

Her zaman sinir olmuşumdur 10 parmağında 10 marifet insanlara; ister fesatlık deyin ister hasetlik deyin,ne derseniz deyin artık, sizin bileceğiniz iş.Bu Rahşan kişisi de suratıma inen bir tokat oldu adeta.Farkındaysanız uzun zamandır yazmıyorum,nerdeyse 5 ay olmuş.Neden yazmıyorum?(hiç sormuyosunuz ha, bi özleyen,bi ne güzel okuyoduk falan diyen de çıkmadı.neyse bu da ayrı bi yazı konusu olur belki) Çünkü vaktim yok.Neden vaktim yok? İşte klasik, çalışıyorum, evliyim, çocuğum var falan.Şimdi dönelim bu Rahşan insanına bakalım;kadının kariyeri var, hobileri var,bir kocası ve de çocukları var (güzelliğinden bahsetmiyorum bile, o kendi kazanımı değil zira) ve besbelli hepsine ayıracak zamanı var.Şimdi dönüyoruz ve hep beraber bana bakıyoruz:
1-İşim var.Bu noktaya dikkat; kariyerim yok, işim var!Kariyer hedefim olamayacak kadar,tembel ve sebatsızım.
2-1 çocuğum var, onu da günde sadece 2,5 saat görüyorum, bunun 1 saati de ona yemek hazırlamak yemek yedirmek vs gibi aktivitelerle geçiyo ve birlikte oynamak için kalan zaman 1,5 saat.Artık o 1,5 saatte de ne kadar faydalı oyun oynayabilirsem.
3-Kocam var.Bu konuda diycek bişeyim yok,var işte, allah başımdan eksik etmesin.
4-Allahıma şükür hiçbir hobim, aman bunu da çok iyi yaparım dediğim bir şey,bi ilgi alanım falan yok.Bomboş,tıntın.

Burdan ne çıktı ortaya?Her gün mal gibi işe gidip gelen,akşam da çocuğuyla iki oynayıp sonra da bi takım evsel faaliyetler içine giren bir insanım ben.Böyle baktığında normal görünse de besbelli değil, o kadının neden  herşeye yetişmeye vakti var da benim yok?

Bugün bir süre bunu düşündükten sonra cevabı buldum:
1-Tembelim!!!Resmen tembelim.Hayır, tembellikten ziyade uyuşuğum.Beynimde dolanan bir sürü düşüncelerle elimi kolumu kımıldatmaya üşenerek minimum hareketle yaşamaya çalışıyorum.
2-Kafam dağınık.Bu konu çok önemli,aklıma gelenlerden bir tanesi yapmak üzere kımıldamaya kendimi ikna ettiğim ender anlarda da çalan bir telefon,ya da aklıma gelen yeni birşey, gelen bir mail bütün dikkatimi dağıtmaya yetiyor.Aslında eskiden epeyce zeki olarak nitelendirilebilecek insanlardandım ben, ama sağlam kafa sağlam vücutta bulunur tabi, vücut sağlam değil ki;bu çeperle nasıl sağlam olsun.Aklımın %70e yakınını da doğumla birlikte kaybetmiş olmam da cabası, meczuptan az daha halliceyim.

Bütün bu bilgiler ve değerlendirmelerin ışığı altında bi takım geç kalmış yılbaşı kararları verdim.Haydi hepbirlikte bunlara da bir göz atalım:
1-Gün içinde neden yeterince iş yapamıyorum?Çünkü dikkatim aşırı dağınık.Elimdeki işi bitirmeden gelen başka bir maili okumaya başlayıp bu sefer de o işe dalıyorum.Sonuç?Yarım kalmış bir sürü iş ve nerde kaldığını hatırlayamadığın için baştan başlamak.Önce bunu ortadan kaldırıyoruz;herşey sırayla.

2-MSN olsun skype olsun adı ne olursa olsun bunlar illettir.Sadece boş zamanlarda kafa dağıtma amaçlı açılmalı.Check.

3-MSN illetse facebook lanettir.Yukardaki madde bu ve türevi tüm sosyal medyalar için uygulanmalı, gazete okumak vs. de dahil.

4-Hava güzelken yemekten sonra bir 15-20 dakka açık havada yürümek iyi gelir; açık hava kısmına dikkat,mağazaların havası açık değildir.

5-Alık alık etrafına bakınıp internette vakit geçiriceğine ara sıra boynunu sağa sola çevirirsen,belki boyun ağrılarına da iyi gelir.Ha ama bunları yapmaya gelince "ay bunlarla uğraşamayacak kadar çok işim var", ama msn de laklak etmeyi pekala biliyosun!Tembel!Fiziksel sağlığına da vakit ayır biraz!

6-Saat 14:00 itibarıyla napçaz akşam tasasına düşmenin manası yok.Napıcaksın ki sanki, evde seni bekleyen bi beben var, en fazla napabilirsin?Boş hayaller kurma; napçaz akşam tasası; kah "akşam bari evde bi rakı-balık yapayım",kah "vay arkadaş alem neler yapıyo ben mecburen eve gidiyorum",kah "ulen ne hayatlar var beeeee" falan derken nerden baksan her gün 1 saatini yiyo.Yemesin!Saçmalık!Sonra çocuğun için internetten yeterince araştırma yapamadığın için üzülüyosun.Üzül; hakettin bunu!

Bunlar, günümü güzel planlamak, akıllıca geçirmek için açtığım önlem pakedinin maddeleri.Farklı bir paket akşamlarım için,bir paket de haftasonlarım için açmalıyım aslında ama yazarınız bütün bunların hepsini bir gün içinde ve tek bir yazıyla yapabilecek kapasiteye sahip olmadığından....Bunları da uygulayıp uygulamıycağını bilmediğinden.....Ve aman yarabbim,o açtığı pakedi uygulamazsa da boşuna iş yapıp emek vermiş olursa diye  ödü koptuğundan....Diğer paketleri daha sonraya bırakıyorum anlıycağınız.

P.S: Biraz da Deniz. Sözde bu blog Deniz için de minik bi günlük olucaktı, tırt oldu.Çoluk çocuk yazılarıyla alakası olmayanlar şimdi sessizce blogu terketsin, bundan sonrası sizin için değil.
P.S.:2Özetle yazayım: Deniz büyüdü.
P.S:3:Bu fazla özet oldu, biraz daha açayım; nerdeyse 17 aylık olan Deniz tam bir kuduz erkek çocuğu haline geliyo yavaşça.En sevdiği aktiviteler:saklambaç oynamak, zıplamak, ve koşarak dönmek (biliyorum çok manasız ama ne yapayım? ) Ayrıca 7 hali hazırda çıkmış,3 de çıkmakta olan dişe sahip ve diş çıkarması sebebiyle hiç eziyet etmiyo yazık.Yazık ha, amma da iyi çıkıtı bu çocuk.(olur da bunları okursa hakkında en azından iki satır iyi bişey de yazmış olayım, söz uçar yazı kalır)